hanimiş beyaz tavşan....

Thursday, June 29, 2006

kocaman acizlik shift + delete

çok garip bişey yaşadım bodoz yazıyorum.anlamsız kıskanclıgın üst noktası nasıl olur bilemiyorum, bir kişinin geçmişini kıskanmak geçmişinde yaşamış olduğu şeyleri kıskançlığım o kadar üst seviyede ki anlatamam bir an anılarını silmek istedim. o kadar kolaymı o anda yapılacak tek şeyi yaptım shift + delete o anıların ufak tefek izlerini sildim resmen geçmişine tecavüz ettim sildiğim şeylerin farkına bile varabileceğini düşünmüyorum ama yaptım işte. Belki o an daha rahatlayacağımı sandım ama daha da kıskanmaya başladım durumun çok tehlikeli oldugunun farkındayım sanki bişiler oldu onca yıldır yaptıgım akıl yürütme kendi gözümde en iyi görkemi yaratma çabaları kendimi gözetleme ve sorgulama hepsi boşa gitmiş gibi hissediyorum, sanki emeklerim bosa gitti eski gorkem mi oluyorum mantıksız ataerkil bencil bilemiyorum, durumun önemini cok erken farketmem belki bir artı olabilir bok cukurunun içinde ufacık bir artı, bi bok yedim anlıcanız ben dayanamadım ve su anda o suclulugu yasıyorum biliyorum yakında bunu da yoketcem bilinçaltı milinçaltı her ne boksa onun taaa derinliklerine koycam bir katilin psikolojisi gibi hatta farkedilir de sorulursa inkar bile etcem yalanıma kendim de inanacam oyle kalacak inkar edicem . simdi ben yaptıgım seyi paylasmalımıyım benimle alakalı bile olmayan bişey bu zaman kavramında dusununce ama kıskandım işte ve bu yuzden yorgun ama sorunlu olmayan bir gunu sorunlu ve garip kapatıyorum işte bu yuzden garip gunler bu gunler............

Friday, June 23, 2006

ya kuzu çiçeği yemişse.

"Ne fark eder ki?" dedi küçük prens. "Nasıl olsa her şey küçücük benim yaşadığım yerde."

Eğer büyüklere, "Güzel bir ev gördüm, kırmızı tuğlalı: pencerelerinden sardunyalar sarkıyor, damında ise kumrular var," derseniz, nasıl bir evden söz etmekte olduğunuzu bir türlü anlayamazlar. Ne zaman ki onlara, "Yüz milyonluk bir ev gördüm," dersiniz, işte o zaman size, "Oo, ne kadar güzel bir evmiş!" derler gözlerini koca koca açıp

"Çiçeğim gelip geçici," dedi küçük prens kendi kendine. "Kendini her şeye karşı savunmak için yalnızca dört dikeni var ve ben onu gezegenimde yapayalnız bıraktım!"

"Eşi benzeri bulunmayan bir çiçeğe sahip olduğum için çok zengin olduğumu düşünüyordum. Yalnızca sıradan bir gülmüş. Sıradan bir gül ve dizime kadar gelen üç volkan. Birisi belki de artık tümden söndü... Hiç de büyük bir prens değilim ben... Küçük prens çimenlere uzandı ve ağladı."
"Gökyüzüne bakın. Kendi kendinize sorun: Yedi mi? Yemedi mi? Ne kadar çok şeyin değiştiğini göreceksiniz... Hiçbir büyük bunun ne kadar önemli bir sorun olduğunu anlayamaz!"


Hikayesini nerdeyse tüm bölümlerini parça parça okuduğum küçük prensin tamamını okudum ,
çok ama çok hoşuma gitti. öyle yazasım geldi, hatta öyle ki kitap kendini bişilere farkında olmadan kaptırmış olan ve bunun farkında olmayan kişiler!! için bir reçete niteliğinde gözümde .
Umarım şanseseri bile olsa o kişiler bu kitabı okur ve onlarda merak edecek birşeyler bulurlar hayatlarında " ya kuzu çiçeği yemişse " tadında.